kısaca muhafazakârlık
Kültür, bir milletin çağlar boyunca biriktirdiği değerler bütünüdür . Tarih öğretmenimiz, kültürü bu şekilde tanımlamıştı bize. Ortaokuldaydım. Tanpınar’la tanışınca, zaman-tarih-toplum-kültür-birikim ilişkisi üzerine daha çok düşünmeye başladım. Liberal düşünce geleneğini ve bilhassa Hayek’i keşfim ise, bir dönüm noktası teşkil etti. Okuyup anlamaya çalıştıkça, geleneğe ve onun davranış kalıbına dönüşmüş hâli olduğunu düşündüğüm kültür müessesine saygım o kadar arttı ki, liberal olmasaydım, muhafazakâr olurdum derken buldum kendimi. Elbette, hangi muhafazakârlık? Ülkemizde kendini ‘muhafazakâr’ olarak tanımlayanlardan pek azı, bu köklü düşünce akımının tarihi ve teorisi hakkında birşeyler biliyor. Muhafazakâr teorinin kurucusu Edmund Burke’ü okumak bir yana, adını duyanlara dahi nadiren rastlıyoruz. Entellektüel anlamda öylesine sahipsiz ki bu ülkede, gerçek muhafazakârlığı anlatan kitaplar basmak bile Liberte yayınlarına düşüyor. Teoriyi kitaplara bırakıp somut örnekler...