Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

sessizlik onay değil

îmadan kaçınan, söylemek istediklerini doğrudan, fakat usturupluca ifade etmenin doğru olduğuna inanan biriyimdir. en azından öyle olduğumu sanıyor, öyle olmaya çalışıyorum. fakat, nasıl desem, biraz tuhaf biriyimdir de… sesimin yada sessizliğimin ne şekilde algılanacağı kaygısını hayatımın hiçbir döneminde taşımadım meselâ. ne şekilde algılandığına da aldırmadım. buna rağmen bildim ki, sessizlik çoğu zaman onay ve kabulleniş şeklinde algılanmakta. lâkin onaylamadığım, kabul etmediğim konularda sessiz da kaldığım oldu. bu durumu, sessizliğe değil de, sesime verdiğim değer ile açıklamak mümkün sanırım. çünkü ben, şahsımla ilgili -fikirlerimi kastetmiyorum- yanlış anlama yahut kanaatlerin çok azını düzeltme gereği duydum. hayatı bir muharebe gibi görmediğimden, çok fazla müdafaa hattı kurmaya lüzum görmedim demek de mümkün belki, bilemiyorum. fakat şu kadarını iyi biliyorum ki, düzeltmeye çalıştıklarımın ortak noktası sözkonusu yanlış anlamanın, varsa, karşı tarafı üzme ih

saniyelik aşklar

yazın sıcak havalarda bir karış açık bırakılan bir cam vardı çok da uzak olmayan bir zamanda. o camın arkasında bir masa. masanın üstünde de bir bilgisayar… kız, bazen masanın başına geçip bilgisayarla çalışırdı. işte böyle zamanlarda, açık kalan pencerenin arasından kızın yüzünü görmek de mümkün olurdu. pencerenin göründüğü koridordan hızımı biraz yavaşlaratak geçerken, önce pencerenin açık olmasını, sonra da kızın bilgisayar başında çalışıyor olmasını dilerdim. bu dileğim, bazen gerçekleşirdi de. ve ben o birkaç saniye boyunca doya doya seyrederdim onu.