Kayıtlar

Mayıs, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

babaannem

Resim
Babamın babası, henüz ben dört yaşında iken ölmüş. Hayal meyal hatırlıyorum. Yahut o kadar çok anlattılar ki, hatırladığımı sanıyorum. Annemin annesini ve babasını görmediğimden, birinci derece aile büyüklerinden sadece babaannemi tanıdım. Uzun yıllar aynı evde yaşadık hem de. Okuma-yazma bilmediği halde saati, çarpım tablosunu, ileriye ve geriye doğru üçer-beşer-yedişer saymayı bilir, paraları tanırdı. Piştisinden papaz kaçtısına kadar muhtelif iskambil oyunlarını babama ve halalarıma o öğretmiş. Onu en çok sırtüstü yatıp, hayalî bir bisikletin pedallarını çevirirken yada oturduğu koltukta ileri-geri bacak hareketleri yaparken hatırlıyorum. Yetmişini geçtiği halde abdest alırken ayağını bir çırpıda lavaboya kaldırabilecek kadar çevik olmasını muhtemelen bu kültür-fizik hareketlerine borçluydu. Beslenmesine çok dikkat ederdi. Doktor yasakladı diye yıllarca ağızına tuz sürmedi. Sonraki yıllarda tansiyonu düşmeye başlayınca tuz diyetini gevşetti. ‘İlimon duzu’yla karıştırdığı