Kayıtlar

Mayıs, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

geleceğin inşası ve muhafazakarlar

Fırınlarda, pastanelerde ve marketlerde imsakiyelerin dağıtıldığı, hemen her gazetenin bir ramazan sayfası veya ilâvesi verdiği, iftar ve sahur programları, mukabeleler, ilahîler, dinî sohbetler… derken televizyon kanallarının neredeyse pür-dinî yayınlar yaptığı şu günler, eminim bazılarına endişelenmekte ne kadar haklı olduklarını bir kez daha hatırlatıyordur. Endişeli modern tanımlamasını ilk kullanan bir anket şirketi ( KONDA ) olsa da, bu kavramı kitlelerle Binnaz Toprak buluşturdu. Esas tartışma bu noktada başladı zaten: Toprak’ın kullandığı şekliyle ‘endişeli modern’ kavramı, toplumun muhafazakârlaşmasından (hassaten dindarlaşmasından) kaygı duyan orta-üst sınıfa mensup bir zümreyi mi tavsif ediyordu, yoksa durdurulması, önüne geçilmesi gereken bir sürece mi işaret ediyordu? İlki sosyolojik bir tespitken, ikincisi siyasal bir talepti çünkü. Derken, tartışma genişledi ve Volkan Ertit’in aksi istikametteki görüşleriyle daha ilginç bir hal aldı: Geçmişe kıyasla daha seküler

çörekotları

Ağaçların neredeyse çiçek açmadan meyveye durduğu diyarlardan birinde yaşıyorsanız, mevsimdeki değişmeyi balkonda geçirilen zamanın uzunluğuna bakarak takip etmesini de bilirsiniz. Bütün kış sadece çamaşır asmak veya toplamak için uğranılan balkonlar, sabah kahvaltılarının yapılıp keyif çaylarının yudumlandığı, evin en gözde mekânı hâline geliverir baharla birlikte… Hemen altında yada üstünde komşumuzun da oturduğunu bildiğimiz hâlde yapmaktan geri duramadığımız apartman dedikoduları bile balkona taşınır bu mevsimde. Havalar biraz daha ısınıp açıkta bırakılan tereyağları kıvamını kaybetmeye başladığında, pazar alışverişinden ev gezmelerinin saatine kadar hayatın bütün akışını tayin eden uzun bir yaz başlamış demektir. Mevsim günlük hayatı öylesine etkiler ki bu diyarda, yaşanan kavgaların, ağız dalaşlarının ve münakaşaların bile bir kısmının sebebi, bir kısmının konusu mutlaka sıcaklardır. Öyle ki, serinlemek için kapıyı ve pencereyi birlikte açanların cereyanda kalmak istem

15 vekil hadisesi

2002 seçimlerine giderken, favori Ak Parti idi. Ak Parti’nin ve Erdoğan’ın önünü kesmek isteyenler, vaktiyle okuduğu bir şiir yüzünden toplumu kin ve düşmanlığa sevk etme suçundan ceza alan Erdoğan’ın milletvekili adayı olamayacağı itirazıyla Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuşlardı. Dönemin YSK Başkanı Tufan Algan, Erdoğan’ın milletvekili adaylığına yapılan itirazı değerlendirirken takip edecekleri yolu, bakın, Yavuz Donat’a nasıl anlatmış ? (20 Eylül 2002, Sabah) … Yargı siyasallaşmaz. Yargı, önüne gelen dosyaya bakar. Hukuka bakar. Memleketinin menfaatlerine bakar. Çanakkale'ye bakar, 26 Ağustos'taki Büyük Taarruz'a bakar, 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ne bakar. Kendisine neyin bırakıldığına", yarın çocuklarına "ne bırakacağına" bakar. Başkanı böylesine ucube bir açıklama yapabilen bir kuruldan hukukî bir karar beklenemezdi elbette. Beklenen oldu ve Erdoğan’ın adaylık başvurusu YSK tarafından reddedildi. Ne milletvekili, ne de -parti