Kayıtlar

Nisan, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ilahi aşk

iki şehrin hikâyesi'ndeki (dickens) carton, gönül hanım'daki (müftüoğlu) kont bela yada deli yürek'teki (tv dizisi) ayşegül… galiba gerçek aşk onlarınki gibi. ama hiçbirinin sonunda mutluluk yok. birincisinde carton kızı daha çok seviyor, ama kız darney'e gidiyor, ikincisinde ahmet'e. üçüncüsünde ise yusuf zeynep`in oluyor. üstelik ilk iki örnekte, delicesine sevdikleri kızı elleriyle başkasına teslim ediyorlar. çünkü kız, orada, onlarla daha mutlu olacak. aşkın içinde bencillik yoksa, ilahi bir hüviyet kazanıyor sanki. huzur buluyor ama mutlu olamıyorsun. başkalarının mutluluğu insanı nereye kadar mutlu edebilir ki?..

ziftli asfalt ne ise

ziftli asfaltın üstüne dökülmüş çakıl taşlarının üstünden durmaksızın (“sürekli”) akan bir trafik (“yoğunluk”) düşünün. bu 'sürekliliği sağlanmış yoğunluk' sayesinde, çakıl taşları zaman içinde hem birbirine, hem de zifte iyice yapışır. neticede pürüzsüz bir zemin ortaya çıkar. benim her yönüyle ve hakiki mânâda bir kurumsallaşmadan anladığım, ancak zaman içinde tecrübe edile edile ortaya çıkabilecek böylesine pürüzsüz bir zemin. ferdî açıdan alışkanlıklara, makro düzeyde ise geleneklere, her geçen gün daha fazla saygı duymamın ve önemsememin bir sebebi bu ise, diğer sebep Hayek’ten yaptığım okumalar hiç şüphesiz.