geleceğin inşası ve muhafazakarlar
Fırınlarda, pastanelerde ve marketlerde imsakiyelerin dağıtıldığı, hemen her gazetenin bir ramazan sayfası veya ilâvesi verdiği, iftar ve sahur programları, mukabeleler, ilahîler, dinî sohbetler… derken televizyon kanallarının neredeyse pür-dinî yayınlar yaptığı şu günler, eminim bazılarına endişelenmekte ne kadar haklı olduklarını bir kez daha hatırlatıyordur. Endişeli modern tanımlamasını ilk kullanan bir anket şirketi ( KONDA ) olsa da, bu kavramı kitlelerle Binnaz Toprak buluşturdu. Esas tartışma bu noktada başladı zaten: Toprak’ın kullandığı şekliyle ‘endişeli modern’ kavramı, toplumun muhafazakârlaşmasından (hassaten dindarlaşmasından) kaygı duyan orta-üst sınıfa mensup bir zümreyi mi tavsif ediyordu, yoksa durdurulması, önüne geçilmesi gereken bir sürece mi işaret ediyordu? İlki sosyolojik bir tespitken, ikincisi siyasal bir talepti çünkü. Derken, tartışma genişledi ve Volkan Ertit’in aksi istikametteki görüşleriyle daha ilginç bir hal aldı: Geçmişe kıyasla daha seküler ...