Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

kar yağınca

İç Anadolu’da yaz dediğin nedir ki; bir buçuk, bilemedin iki ay. Üstüne bir ceket, hırka veya kazak almadan oturamadığın akşamları yazdan saymazsak, koca bir mevsim onbeş-yirmi güne sığar. Eylül ortası gibi kurulan sobalar önce arada bir, sonra her akşam yanmaya başlar. Bir süre sonra gündüzleri de yakmaya başlarsınız. Öğrencilik yıllarımızda, Ekim sonuna kadar kar yağmadıysa 10 Kasım’da mutlaka yağardı. İyi ki de yağardı; çünkü bu sayede 10 Kasım törenleri kısa kesilir veya içeriye alınırdı. Kış hikâyeleri Benim gibi çocukluğu İç Anadolu’da geçenler, hayatın olağan akışının bir parçası belledikleri kış, kar ve tipi haberlerine son dönemde gösterilen ilgiyi muhtemelen gülümseyerek izliyordur. Küçüklüğümüzde bize de kış üstüne hikâyeler anlatılırdı. Mübalağa dolu bu hikâyelerin en meşhuru Evliya Çelebi’ye aitti: Erzurum o kadar soğukmuş ki kedinin biri bir damdan ötekine atlarken öylece donmuş da, ancak aylar sonra, bahar gelince öteki dama ulaşabilmiş… Daha az bilineni ise şöyl...