Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mehmet Akif'le Çanakkaleden Gazzeye

Hem İstiklal Marşının kabulünün hem Çanakkale zaferinin yıldönümü olması münasebetiyle geçen hafta boyunca Mehmet Akif’i yad ettik, hayatından ve şahsiyetinden bahseden konuşmalar dinledik, şiirler okuduk, okuttuk. Dirlik vermeyip Mısır’a kaçmasına sebep olan çevrelerin günümüzdeki temsilcilerinin bile Akif’ten büyük bir saygıyla bahsetmesine memnuniyetle şahit olduk. Mehmet Akif, istiklâle herkesten çok ve herkesten önce inanmış büyük bir vatanperverdi. Öyle ki Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti ve harim-i ismeti Bursa’nın işgal edildiği günlerde herkes ye’se düşmüşken o, Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak! diye haykırıyordu. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın İstiklal Marşımızın yazıldığı Taceddin Dergâhı’nı ancak geçen sene görebildim. O küçücük dergâhta bu şiiri yazarken Akif’in sırtında bir palto bile olmadığından, arkadaşının paltosunu ödünç alarak dışarı çıkıyormuş. İstiklal marşı mukabilinde va’dedilen 150 liralı...

dayımı kaybettik

yanında büyüdüğümüz yahut muntazaman görüştüğümüz akrabalarla kurduğumuz bağlar araya zaman ve mesafe girse bile kopmuyor, körelmiyor. hayatımıza sonradan giren akrabalarla münasebetlerimizde ise -bu gecikmenin makul bir sebebi yoksa hele- birşeyler hep eksik kalıyor, derinleşmiyor. dayım sözkonusu olduğunda da böyle bu, iki numaralı halam sözkonusu olduğunda da. hep bir eksiklik, hep bir yarım kalmışlık duygusu… bugün size, birkaç gün önce kaybettiğimiz dayımdan bahsedeceğim. dört kardeşin en büyüğü ve tek erkek olanıydı. meslek hayatına (deniz astsubayı) gölcük’te başlamış, emeklilikten sonra da ayrılmamıştı. 99 depreminde iki kat gömülerek zemin kata çakılan evinden sağ çıkmış, kalıcı konutlar olarak anılan bölgede inşa edilen yeni evinde yaşamaya başlamıştı. birkaç yıl önce ikinci eşini de kaybedince büsbütün yalnız kalmış, oğlunun ve gelininin olanca destek ve gayretine rağmen kendini iyice salmıştı. son yıllarını huysuz, inat ve memnuniyetsiz bir ihtiyar olarak geçirdiği ömr...