uyku
bakara suresinin
amen’er-resulü olarak bilinen son iki ayetini okumadan uyumamayı itiyad haline
getiren, fakat (uyuyakaldığım için) sonunu nadiren getirebilen biri olarak uyku
sorunum olmadı desem yeridir.
bu uykuya çabuk dalma hali, aynı ranzanın katlarını paylaştığımız yıllar boyunca kardeşimin bana duyduğu kıskançlığın en büyük sebebi ve çekişme mevzularımızdan biriydi:
vay efendim, nasıl olur da bir insan bu kadar çabuk uyurmuş?
kalbin temiz, vicdanın rahatsa uyursun birader!
bu aralar uykusunun
kâbuslarla bölündüğünü söyleyen bir arkadaşım, yalnızca uyku düzeninin değil hâlet-i ruhiyesinin de bozulduğundan yakınınca, eski günleri hatırlayıp ‘yatmadan dua okumuyor musun yoksa’ diye takıldım.
okumaz olur muydu
hiç? o ki -her ne kadar kabul etmese de- benden çok daha dindar biriydi.
- şayet okusaydın,
benim gibi birbirinden renkli rüyalar görürdün, diye takılmaya devam ettim.
ve başladım, sabah
uyandığımda çoğunu unuttuğum o rüyalar arasında en renkli ve ilginç olanlarından birkaçını peşpeşe anlatmaya.
sonra, niye bunları
yazmıyorum ki dedim kendi kendime. koskoca adalet ağaoğlu bile rüyalarını kitap haline getirmiş. ben mi yüksüneceğim bundan?
kim bilir, belki ben de zamanla bu rüyalardan bir yazı dizisi oluştururum.
öyleyse başlayalım
anlatmaya…
Ben blog sahibinin kıskanç kardeşiyim. Kendisininde söylediği gibi altlı üstlü ranzada yatardık gece sohbetlerimizde saniyeler içinde uyuyabildiğine şahidim. Merakla rüyalarını bekliyorum biraz uzun ve karışık olabilir tecrübeyle sabittir.
YanıtlaSil