ilk eşyalarım

iclal aydın’ı ya sıcak saatler dizisinden hatırlıyorum yada brt’de (eski bir televizyon kanalı) yayınlanan “hayat güzeldir” isimli gündüz kuşağı programından (meşhur ‘hayat güzeldir’ filmi çekilmemişti henüz).
o dönem müdavimi olduğum yeni yüzyıl gazetesinin yazar kadrosuna girince, daha sıkı takibe başladım. sadece umutlarından değil, tecrübelerinden de söz ederdi yazılarında.
bunlardan birinde almanyadan türkiyeye dönüşünü, iş aradığı sırada yaşadığı sıkıntıları anlatıyordu. perde alacak param bile yoktu da evimin camını gazeteyle kapatıyordum diye yazmıştı. maaşını alınca yaptığı ilk iş, koşup perde almak olmuş
acaba ben ne alırdım diye düşünmüştüm o yazıyı okurken. yıllar sonra gurbet ilde kendi evime çıkınca, iclal aydın’ın bu yazısını hatırlayıp gülümsedim. kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek birşey almıştım çünkü.
evi tutmuş, elektriği, suyu ve doğalgazı üstüme geçirmiştim. doğalgazın açılması için memur gelecek, o an evde olmanız lâzım demişlerdi. ne gün geleceğini söylemişlerdi fakat saat vermiyorlardı. işten tam gün izin alacak ve bekleyecektim.
sabah dokuzda evde idim. yine böyle bir eylül sonu veya ekim başıydı. aydınlık bir gündü. ev bomboştu. ahşap parkenin üstüne oturup sırtımı duvara dayadım. bir müddet öylece kaldım. sonra, kulaklığını anten olarak kullandığım cep telefonundan radyo dinlemeye başladım. yol üstünde bir yerden aldığım gazeteyi açıp her satırını okudum. birkaç saat ancak geçmişti. koca bir gün vardı önümde.
ayaklarım açılsın diye evi dolaştım biraz. üç küçük oda, bir sofa, mutfak, alaturka ve alafranga olmak üzere iki tuvalet. demek burada yaşayacaktım artık.
bütün odaların açıldığı sofasında oturdum biraz da (ayrıca bir salon yoktu).. sonra da apartman kapısının önüne çıkıp etrafı seyrettim.
sakin bir sokağın köşesindeydi ev. tam karşıda küçük bir bakkal, az aşağıda aybastılılar dernek lokali vardı. başka ne var diye küçük bir keşif gezisine çıkmak istesem de, ‘ya bu sırada doğalgaz şirketinin memuru gelirse’ düşüncesiyle vazgeçip içeri girdim. bu sırada birkaç saat daha geçmişti, hâlâ gelen giden yoktu.
vakit ilerleyip acıkmaya başlayınca, ben evde yokken memurun gelme riskini alıp yiyecek birşeyler bulmaya çıktım. o evdeki ilk öğünüm neydi, şu an hatırlamıyorum. fakat eve girmeden önce karşı bakkala uğrayıp sıvı sabun, bir buçuk litre su ve altılı cam bardak takımı aldığımı dün gibi hatırlıyorum. o bardaklardan biri kırıldı, beşi hâlâ duruyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

teyzelerim

ibişin rüyası

uzay merakım