Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

1970'leri özlemek

Müzisyen İlhan İrem’i geçtiğimiz günlerde kaybettik. Ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Kendine has müziği ve yorumuyla hemen her şarkısında belli bir standardı tutturmayı başarmış iyi bir müzisyendi. Yaptığı müziği ‘senfonik rock’ olarak adlandırıyordu. Hakkında söylenenlerden ve vaktiyle Aydınlık gazetesinde kaleme aldığı köşe yazılarından takip edebildiğim kadarıyla sıkı bir solcu ve Atatürkçü idi. Veysel’in uzun ince bir yol olarak tarif ettiği hayatı bir ‘koridor’ olarak gören, seküler-sufi bir dünya görüşüne sahipti. Vefatının ardından bir dizi taziye mesajı yayınlandı. Onu tanıyanlar, müşterek hatıralarını anlattı veya yazdı. İrem’in müzik dünyasında boy göstermeye başladığı 70’li yıllara bolca atıf yapıldı ve o yıllar özlemle yad edildi. Kimilerine göre 70’ler sevgi dolu masumiyet yıllarıydı. Gerçekten öyle miydi? 70’ler sevgi ve dostluğun hüküm sürdüğü bir dö-nem mi idi? Televizyonun, cep telefonunun ve internetin olmadığı bir dünyada aile efradımız, ahbaplarım

Edirneyi Bulgarlar mı istila ediyor

Son dönemde alışveriş yapmak için Edirne’ye gelen Bulgarlar kimilerini rahatsız etse de, yapılan röportajlardan gördüğümüz kadarıyla esnaf halinden gayet memnun. Günübirliğine gelenlerden pasaport sorulmayacak olması, Edirne’deki hareketliliği önümüzdeki günlerde daha da artıracak. Yani birilerinin yüzü asılmaya, esnafınki gülmeye devam edecek. Esnafın yüzünün neden güldüğü belli; satışları artıyor, kâr ediyor. Peki Bulgarların alışverişlerini memleketimizden yapması kimi, niye rahatsız ediyor? Bu konuda birkaç açıklama getirmek mümkün. Bana göre bu rahatsızlığın sebeplerinden ilki, yabancı düşmanlığı… Bir zamanlar Kürtlere yönelen koyu hoşnutsuzluk son yıllarda yerini mültecilere bıraktı, fakat onlarla sınırlı kalmadı. Turist, yani misafir olarak muvakkat bir süre için ülkemize gelenlere karşı bile öfkeyle bakan azımsanmayacak bir kitle var. Aşağıdaki konuşmaya geçenlerde şahit oldum meselâ: - Geçenlerde Çemberlitaş tarafındaydım. Adres sormak için etrafa bakın-dım, bir tek Tür

seçmen izlemede

Herkesin bir önceliği var. Seçmen ve vatandaş olarak benim önceliğim siyaset dışı kurumların müdahalelerinden arındırılmış, tamamen sivil ve demokratik bir hayat... Türkiye'nin sivil ve demokratik bir düzlemde yoluna devam etmesine hizmet eden her görüşle dayanışma içinde olmaya ve destek vermeye hazırım. Önceliğini "siyaset dışı kurumların müdahalelerinden arındırılmış, tamamen sivil ve demokratik bir hayat" olarak açıklamış bir kimsenin (naçizane benim yani) 22 Temmuz 'referadumunda' tarafsız ve kayıtsız kalması mümkün müydü? Kalmadım, kalamadım. Son yapılan seçimlerde, aralarında yukarda behsettiğim unsurun da ağırlıklı yer tuttuğu pekçok sebepten ötürü oyumu AKP'e verdim. AK Parti elbette beni birbir temsil etmiyor. Her konuda tam bir mutabakat halinde de değiliz. Benim açımdan bunun bir önemi yok çünkü tam mutabakat denen şeyin mümkün olduğuna da, gerekli olduğuna da inanmıyorum. Eşler arasında yada aile fertleri içindeki görüş ayrılıkları dahi tam bi