seçmen izlemede

Herkesin bir önceliği var. Seçmen ve vatandaş olarak benim önceliğim siyaset dışı kurumların müdahalelerinden arındırılmış, tamamen sivil ve demokratik bir hayat... Türkiye'nin sivil ve demokratik bir düzlemde yoluna devam etmesine hizmet eden her görüşle dayanışma içinde olmaya ve destek vermeye hazırım.
Önceliğini "siyaset dışı kurumların müdahalelerinden arındırılmış, tamamen sivil ve demokratik bir hayat" olarak açıklamış bir kimsenin (naçizane benim yani) 22 Temmuz 'referadumunda' tarafsız ve kayıtsız kalması mümkün müydü? Kalmadım, kalamadım. Son yapılan seçimlerde, aralarında yukarda behsettiğim unsurun da ağırlıklı yer tuttuğu pekçok sebepten ötürü oyumu AKP'e verdim.
AK Parti elbette beni birbir temsil etmiyor. Her konuda tam bir mutabakat halinde de değiliz. Benim açımdan bunun bir önemi yok çünkü tam mutabakat denen şeyin mümkün olduğuna da, gerekli olduğuna da inanmıyorum. Eşler arasında yada aile fertleri içindeki görüş ayrılıkları dahi tam bir çözüme kavuşturulamazken, seçmenlerin herhangi bir parti ile tam bir mutabakat içinde olması nasıl beklenebilir ki?..
Ben bir seçmenim. Oyumu beni en çok temsil eden; ülkeyi, gitmesini istediğim istikamete doğru sevkedeceğine en çok inandığım partiye yada adaya veririm.

Üstelik benim oyum, hani partilerin 'çekirdek oy' deyip de çantada keklik gördükleri türden yapışmış, pusulasından asla şaşmaz bir oy da değildir. Beni daha sivil ve demokratik bir düzene ulaştırmaya kimin daha yakın olduğuna, dünya stardartlarında bir hayatı yakalamada hangi partinin daha çok ön alacağına kanaat getirirsem oyum onadır. Bu seçimde oyumu AKP'e verdim, bir dahaki seçimde başka bir partiye niye olmasın?... İzlemedeyim.
Ben bir seçmenim, sadece basit bir seçmen. Oyumu bazen ödüllendirme amaçlı kullanırım, bazen de cezalandırma...
Aşağıdaki mektubu, 27 Nisan'da yapılan cumhurbaşkanlığı ilk tur seçimleri öncesinde DYP'e, Mehmet Ağar'a ve Anavatan Partisi'ne ayrı ayrı göndermiştim. Onlar, sade bir vatandaş olarak benim görüş ve uyarılarımı dikkate almayıp fikir babalarından birini Demirel'in oluşturduğu dayatmacı ve içe kapanmacı cephenin görüşlerine rağbet ettiler. Akabinde yayınlanan Genelkurmay bildirisi ile birlikte yeni bir döneme girildi zaten.
Bir seçmen olarak uyarmıştım. Dinlemeyenlere tehdidimi de 22 Temmuz'da ifa ettim. Oyumu verebilecekken vermediğim parti yada partiler bugün barajın altında, belki de yok olmanın eşiğinde.

Bütün bu süreçte hepimiz birşeyler öğrendik. MHP lideri Bahçeli de gerekli dersi çıkarmış olacak ki "TBMM'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine 'herhangi bir önşart öne sürmeksizin' katılacaklarını" açıkladı. Şahsen ben, Bahçeli'nin bu tutumunu son derece isabetli buluyor ve destekliyorum.
22 Temmuz seçimlerinden sonra, 30 Temmuz 2007'de İkinci Cumhuriyet yahoo e-posta grubunda yayınlamışım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

teyzelerim

uzay merakım

dayımı kaybettik