teyzelerim

biri bu dünyadan, diğeri bu diyardan göçüp giden iki teyzem var benim. vardı, daha doğrusu…
büyüğü vefat edeli sekiz yıl oldu. 83 yaşındaki küçük teyzem ise geçen ay rusyaya, oğlunun yanına taşındı. ömrünün kalan kısmını orada tamamlayacak. allah, bütün büyüklerimize uzun ve sağlıklı ömürler versin.
teyzelerim o kadar farklı iki karakterdiler ki… geriye dönüp baktığımda, birbirlerine en çok benzeyen yanlarının çok iyi yemek yapmaları olduğunu söyleyebilirim. bu meziyet ırsî birşey herhalde ki annemde de var, büyük teyzemin kızında da. kısa denecek bir zamanda sofrayı hepsi birbirinden lezzetli üç-beş çeşit yemekle donatırlar. bana öyle geliyor ki teyzelerimin kaderinin asıl benzeştiği nokta, otuz-kırk gün ölümle cebelleştikten sonra her ikisinin de hayata tutunmayı başarmış olmaları…
büyük teyzem 1994’te geçirdiği kalp ameliyatından sonra bir ayı aşkın bir süre yoğun bakımda kaldı. kendinizi kötü habere hazırlayın denilmişken iyileşip 21 yıl daha yaşadı. kandaki üre miktarını gözlemek için birkaç günlüğüne ihtiyaten yatırıldığı hastanedense çıkamadı. 2015 yılında kaybettik. urla-iskele mezarlığındaki ebedî istirahatgâhında, en az teyzem kadar sevdiğim eniştem ile aynı mezarda medfun. nur içinde yatsınlar.
ablasının ellidördünde atlattığı badireden küçük teyzem çok daha ileri bir yaşta, seksenüçünde geçti. karın ağrısı şikâyetiyle başvurduğu hastanede tetkikler için bir hafta yattıktan sonra ameliyata alındı. sonrasında ablasının rekorunu kırıp iki aya yakın yoğun bakımda kaldı. doktorlar ‘buradan çıkamaz’ demişlerdi, çıktı. çıksa da yürüyemez, konuşamaz, ellerini kullanamaz, makinaya bağlı olmadan nefes bile alamaz demişlerdi. birkaç ay içinde hepsini yaptı. ne var ki ameliyattan önceki sağlığına kavuşamadı. kavuşma beklentisi, umudu da kalmadı.
önünde iki yol vardı: ya bir yardımcı tutarak kendi evinde yaşayacak yada oğlunun yanına, rusya’ya taşınacaktı. biz ilk yolu önersek de o ikincisini seçti ve seksendört yaşında rusyaya taşındı. yaklaşık bir aydır oğlu, gelini ve üç torunuyla rusyada bir çiftlik evinde yaşıyor.
teyzeme o kadar iyi bakıyorlar ki orada. lâkin ne gelini ne torunlar türkçe biliyor. iki çift kelam etmek yada duymak için, bütün gün çalışan oğlunun akşamın geç bir vaktinde yorgun argın eve dönüşünü beklemek zorunda. son konuştuğumuzda yıllardır çektiği nefes darlığından, birkaç aydır musallat olan öksürükten, evini ve doya doya sohbet etmeyi ne çok özlediğinden dert yanıyordu
büyük ve küçük teyzemi anlatmayı planladığım bu yazı dizisi iki koldan ilerleyecek. ilk kolda büyük teyzemi anlatacağım tek bir yazı olacak. ikincisinde ise daha çok küçük teyzemle ilgili tuhaf ve komik hatıralarımı anlatacağım yazılar yer alacak. bakalım siz de komik bulacak mısınız?

Yorumlar

  1. Emeğine kalemine bileğine sağlık ne güzel anlatmışsın eskilere gittm bir o kadar da hüzünlendim nur içinde yatsınlar ortanca teyzemize de Allah şifa versin

    YanıtlaSil
  2. Eline yüreğine sağlık oğlum çok güzel anlatmışsın devamını bekliyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

uzay merakım

dayımı kaybettik