Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yedi numarayı keşfimiz

küçükken ama çok küçükken bir dizi vardı. ne adını ne konusunu hatırlıyorum. köyde veya bir çiftlikte yaşayan yaşlı bir adam, torunu, eşeği ve eşeğin çok ilginç olan adı kalmış hatırımda: yedi numara. yıllar sonra bu isimde bir dizi çekildi. arada onbeş yirmi saniyelik tanıtımı geçerdi ekrandan. o kısa tanıtımlardan anladığım kadarıyla, köylü erkekler ve şehirli kızların aynı evde yaşarken karşılaştığı çatışmalar veya gülünç durumlar işleniyordu. yayınlandığı dönemde tek bölümünü bile izlemediğim bu diziyi sonradan, tekrarlarından izledim. esasen bu yazı, dizinin kendisiyle değil de nerede ve nasıl izlediğimle ilgili olacak. o sırada babam emekli. kardeşimle ben mezun olmuşuz ama iş bulamamışız henüz. babam bizi oyalamak için küçük fakat sağlam bir iş kurmak istiyor. sağlamdan kastı şu: belki çabucak iş buluruz da dükkânı kapatmak gerekir. veya kurduğumuz iş yürümez, yine kapatmak zorunda kalırız. her iki ihtimali de gözeterek akmaz kokmaz bir iş yapalım istiyor. yürütemezsek az...

diziler

bir önceki yazıda siyah beyazdan renkli televizyona geçilişini anlatmıştım. önce bazı programlar, sonra tamamı renkli yayınlanmaya başlamıştı. o vakitler, sadece akşamları ve tek kanaldan yayın yapardı televizyon. önce süre biraz uzadı, sonra ikinci ve üçüncü kanallar eklendi. birinci körfez savaşının başladığı günlerde de tam gün (24 saat) yayına geçildi. canlı yayında cnn’e bağlanıp savaşın gidişatı hakkında anlık bilgiler verilir, daha doğrusu tercüme yoluyla aktarılırdı. birkaç sene geçti geçmedi, özel kanallar kurulmaya başlandı. bütün bunların hikâyesini bir önceki yazıda kısaca aktarmıştım. bu yazıda televizyon dizilerini ele alacağım. trt’nin sadece akşamları yayın yaptığı tek kanallı dönemde bu kadar çok dizi yoktu takdir edersiniz ki... o dönemin dizilerini birkaç kategoride toplamak mümkün. ilk kategoride edebiyat uyarlamaları var. tarık buğra’dan küçük ağa, osmancık, ve dönemeç; orhan kemal’den hanımın çiftliği, reşat nuri’den çalıkuşu ve dudaktan kalbe, hüseyin rahmi’...

özel radyo ve televizyonlar

Resim
çocukluğumda tek kanal vardı: trt. şimdiki gibi trt1, trt2, trt3… de yoktu üstelik. sadece trt. akşam sekiz veya sekiz buçukta “saat 20:30. şimdi haberler” anonsuyla açılır, gece onikide istiklal marşıyla kapanırdı. bütün yayınlar siyah beyazdı. renkli yayıncılığa birden değil, kademeli olarak geçildi. bu geçiş dönemi boyunca bazı programlar siyah beyaz, bazıları renkli olarak yayınlanmaya devam etti. renkli televizyonumuz olmadığından bizim için fark etmiyordu; hepsi siyah beyazdı. mamafih, hangi programların renkli olduğunu trt logosunun etrafını çeviren elips şeklindeki çemberden anlamak mümkündü. çember varsa, anlıyorduk ki o program renkli... ilk renkli televizyonu, sivastaki teyzemin evinde görmüştüm: 67 ekran bir nortmende idi. kocaman bir ekrandan renkli yayınlar izlemek müthiş birşeydi. daha sonraki yıllarda, tercüman gazetesinde gördüğümüz bir ilan (terpa - tercüman pazarlama) vasıtasıyla biz de renkli televizyon sahibi olduk. 57 ekran bir ITT idi. renkli televizyonumu...