kol saatim

allahı kendime hep yakın hissetmişimdir. lakin kendimi allaha yakın hissettiğim nadir anlardan birini o gün yaşadım.
nasıl yaşamam ki?.. bir haftadır her yerde aradığım o kol saati, bütün ümidimi kestiğim ve o saati ancak senin inayetinle bulabilirim dediğim bir sırada, hiç ummadığım bir yerde karşımda duruyordu: işyerindeki elbise dolabının üstünde!
allah bir kulunu sevindirmek isterse eşeğini önce kaybettirir, sonra buldururmuş derler ya; o misal… gözüm gibi esirgediğim o saat, bugüne kadar bir tükenmez kalem dahi koymadığım o dolabın üstünde ne arıyordu, ben mi koymuştum, ne zaman ve niye, ben değilsem kim koydu gibi bir sürü soru var kafamda hâlâ.
Orient
anne ve babam, 1992 yılının ağustosunda kemeraltının meşhur karagöz saatçisinden aldılar bu saati. 22 ayar altın kaplama olduğunu söyleyen satıcı (o günkü parayla) sekizyüz bin lira istemiş, pazarlıkla altıyüz elli bin liraya bağlamıştı babam.
o tarihte benim için öylesine büyük paraydı ki bu, yerlerinde olsam, bu saati kendime almazdım demiştim içimden. ama onlar, çoktandır istediğimden bile güzel bir saat almışlardı bana. kıymetini hep bildim, itina ile kullandım ben de. bu hususta o kadar ileri gittim ki birinin saati, diğerinin bileziği saatin camını çizmesin diye babamın solundan annemin sağından yürümeye başladım. babam saatini sağ koluna, annem bileziklerini sol koluna takardı çünkü. onca tedbir ve ihtimama rağmen yine de çizildi. çizik haliyle bile severek kullandım.
2011 yada 12 olmalı; doğubank civarında çok iyi bir tamirci var dedi bir arkadaşım. onun tarifini bulamadığım için mi, yoksa tesadüfen mi; yolum başka bir tamirciye düştü. bir hanın bodrum katında, küçücük bir dükkân işletiyordu. saatin camını ve pilini 20 lira karşılığında değiştirdi. yirmialtı yıldır kolumdan (geceleri saymazsak) neredeyse hiç çıkarmadığım saatimi, o gün bugündür çiziksiz kullanıyorum. eskiden arada bir su kaçırırdı, şimdi onu bile yapmıyor.
büyüyüp kendi parasını kazanmaya ve daha büyük paralar harcamaya başlayınca insan, meblağlar önemini kaybediyor. hayata, ailesine, arkadaşlarına ve yakınlarına daha sağlam, daha değerli bağlarla tutunmayı öğreniyor. hatıralar da bunun bir parçası.
bir zamanlar zannettiğim kadar pahalı bulmadığım o saati kaybedince bu kadar üzülmemin sebebi, benim için ifade ettiği şeylerin yerini pahası ne olursa olsun hiçbir saat ile dolduramayacak olmammış meğer.
2014 yılının 30 nisanını 1 mayısa bağlayan gecesinde em-ar çektirmek için birkaç saatliğine hastaneye gittiğim sırada eve giren ve birkaç parça eşya ile cüzi meblağda nakit alarak sıvışan hırsız! bu saati beğenip almadığın için sana ne kadar müteşekkirim, bilemezsin!..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

teyzelerim

ibişin rüyası

uzay merakım